“Ne hayallerimi gerçekleştirebildim… Ne de kendime istediğim gibi bir hayat kurabildim… Hep bir şeyler engel oldu… Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum da kaybolan yıllar var sadece… Ama elimden ne gelir ki… Geçen zamanı geri getiremem ya… Artık akışına bıraktım her şeyi… Zamanla geçer nasılsa…”
“Sahiden zamanla geçer mi her şey?” diye fısıldıyor içimdeki ses…
Ve usulca soruyorum:
“Akışına bıraktığın, zamanla geçmesini ümit ettiğin şey nedir?"
Hayallerini gerçekleştirememiş olmaktan ötürü hissettiğin engellenmişlik duygusu mu?
İstediğin gibi bir hayat kuramamış olmanın verdiği üzüntü mü?
Kaybolan yılların için yaşadığın pişmanlık mı?
Geçen zamanı geri getiremeyecek olmanın verdiği çaresizlik hissi mi?
Ve asıl merak ettiğim;
Seni rahatsız eden bu duygulara alışmayı mı kastediyorsun “Zamanla geçer nasılsa…” diyerek?
Yoksa bu duygulardan arınmayı mı?
Derin bir sessizlikten sonra cevap veriyor:
“Sanırım alışmayı… Bu duygulardan nasıl kurtulacağım ki? Durum ortada… Hem bu saatten sonra neyi değiştirebilirim? Elimden bir şey gelmez ki…”
“Sana bunu söyleten nedir?”
“Geç kalmışlık hissi… Çok zaman kaybettim… Hayata geç kaldım…”
“Peki, 5 yıl sonraki sen dönüp bugünkü sene baktığında ne görüyor?”
Gözlerini kapatıyor ve derin bir sessizlik çöküyor ortama…
Bir süre sonra yüzüne dalga dalga yayılıyor bulduğu cevap karşısında yaşadığı şaşkınlık, korku, heyecan…
Ve gözlerini açıyor:
“Zaman kaybeden bir ben görüyorum. 5 yıl sonra yine aynı geç kalmışlık hissiyle bugünlerine hayıflanan bir ben...”
“Zamanla geçer nasılsa” demiştin diyorum yavaşça…
Gülüyor… “Yanılmışım” diyor. “Yani zamanla geçer de… Benim o geçen zaman içinde ne yaptığım önemli…”
“Evet” diyorum…
Devam ediyor:
“Zaman, tek başına bir güce sahip değil ki… Zamanı güçlü kılan bizim onu nasıl kullandığımız… 5 yıl sonrasını düşünürken neyi fark ettim biliyor musun? Eğer geç kalmışlık hissiyle, ‘Bu saatten sonra elimden ne gelir ki?’ düşüncesiyle hareket edersem, kaç yıl geçerse geçsin maalesef daha farklı bir hayatım olmayacak. Ya da ben bu düşüncelerden arınmış olmayacağım. Belki sadece içinde bulunduğum duruma alışırım… Ama en kötüsü bugünümün de kaybolan yıllarım arasına karışacak olması… Düşünüyorum da zamanla geçsin diye beklerken aslında her yıl kaybolan yıllarıma bir yıl daha ekliyorum."
Yaşadığı farkındalık beni heyecanlandırıyor. “Lütfen devam et” diyorum gözlerimle…
“Bize yanlış öğretmişler” diyor öfkeyle… “Yıllarca çözemediğimiz problemleri, yaşadığımız acıları, kalp kırıklıklarımızı… Her şeyi ‘Zamana bırak, geçer’ diyerek teselli ettiler. Keşke tüm bunların üstesinden gelmek için zamanı nasıl kullanacağımızı öğretselerdi. Şu an her şey daha başka olurdu.”
“Peki… Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?”
“Hayatımın sorumluluğunu almayı… İstediğim gibi bir hayat kurmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için harekete geçeceğim. Üzerime düşeni yaptıktan sonra zamana bırakacağım ki sanırım doğru olan da bu…” diye cevap veriyor heyecanla…
“Haklısın…” diyorum. “Zamana bırakmak, öylece beklemek değildir… Kendi hayatımızı inşa etmek ve hayallerimizi gerçekleştirmek için üzerimize düşeni yaptıktan sonra her şeyi akışına bırakmaktır. ”
Sevgilerimle,
Meryem Şanlı